Gündem

AKP’nin Sağlık Sistemi Rantı: Şehir Hastaneleri

Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, sağlık sisteminin alarm verdiğini ve AKP’nin şehir hastaneleriyle rant peşinde koştuğunu söyledi. Taşcıer, Numune, Yüksek İhtisas, Sami Ulus gibi köklü hastanelerin kapatılmasına ve sağlık emekçilerinin cezalandırılmasına tepki gösterdi.

Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, sağlık sisteminin çöktüğünü ve AKP’nin şehir hastaneleriyle rant peşinde koştuğunu söyledi.

Taşcıer, Numune, Yüksek İhtisas, Sami Ulus gibi köklü hastanelerin kapatılmasına ve sağlık emekçilerinin cezalandırılmasına tepki gösterdi.

Sağlıkta Şiddet Gri Kodla Önlenemez

Taşcıer, sağlık sisteminin doktorların yurt dışına gitmesinden bulunamayan ilaçlara, her gün bir sağlık emekçisinin şiddete uğramasından, alınamayan randevulardan birçok alanda alarm verdiğini belirtti. Taşcıer, “Yirmi bir yıllık AKP iktidarlarınız döneminde her sorunu olduğu gibi, bu sorunu da görmezden gelerek, yok sayarak ya da sadece makyajlayarak çözmeye çalıştınız.

İşte, bugün mesela, bir örneğini yaşadık; Beyaz Kod yerine Gri Kod. Yani karteladan renk seçerek âdeta sağlıkta şiddeti önleyeceğinizi zanneden bir anlayışla karşı karşıyayız.” dedi.

Taşcıer, AKP’nin her alanda olduğu gibi sağlık sistemine de rant ve siyasi çıkar odaklı baktığını ve bunun en somut örneğinin de şehir hastanelerinde görüldüğünü ifade etti. Taşcıer, “İnşaat yaparak, dört duvar örerek bu sorunu çözebileceğinizi zannediyorsunuz.

Aslında sorunun böyle çözülmeyeceğini siz de iyi biliyorsunuz ama eh, birilerine rant sağlamak ve onlara para kazandırmak lazım. O da yetmiyor, inşaattan kazandıkları parayla gözleri doymuyor, bu sefer diyorsunuz ki: ‘Hasta garantisi vermemiz lazım. E, ne yapacağız bunun için?

Vatandaş en yakınındaki, en köklü, en iyi eğitim almış hastanelere gidecek; oraları kapatmak lazım ki şehir hastanelerine hasta garantisi verebilelim.’ Tabii, bunun sonucu olarak da ya hastaneleri kapattınız ya da kapatılmaya yüz tutturdunuz.” diye konuştu.

Numune Hastanesi Kapatıldı

Taşcıer, sadece Ankara’da yaşayanların değil Türkiye’nin dört bir yanından hatta dünyanın farklı ülkelerinden herkesin bildiği gibi Numune Hastanesi gibi Yüksek İhtisas gibi Sami Ulus Çocuk Hastanesi gibi dünyanın tanıdığı en nitelikli sağlık emekçisini eğiten en kaliteli hizmet veren ve en köklü hastaneleri birer birer kapatmaya başladıklarını söyledi.

“Sadece kapatmakla da yetinmediniz, bu hastaneler kapatılmasın diye mücadele eden sağlık emekçilerini de bir bir cezalandırdınız. Elbette ki bu hastaneler eski olabilir, eksiklikleri olabilir ama onları yenilemek, onları güçlendirmek yerine kapatmak vatandaşa yapılan en büyük kötülük.

Bunun en somut örneğini pandemi döneminde gördük. Şehir Hastanesi bir pandemi hastanesine dönüştürüldü ve başka hastalar yani rutin kontrolü olan, hastaneye gitme zorunluluğu olan hastalar pandemi korkusu nedeniyle bu hizmetten mahrum kaldılar.” dedi.

Taşcıer, Numune Hastanesi’nin komple kapatıldığını ve pandemi döneminde ihtiyaç nedeniyle tekrar açılma ihtiyacı hissedildiğini belirtti. Taşcıer, “Hastane tabela olarak var ama içeriği tamamen boşaltıldı. Doktorlar rotasyon şeklinde neredeyse hastaneden uzaklaştırılarak âdeta işlevsizleştirilmiş durumda.” ifadelerini kullandı.

Şehir Hastaneleri Yerine Yerinde İyileştirme

Taşcıer, bu hastaneleri yıkmadan bugüne kadar atıl duruma bırakmadan yerinde iyileştirerek bugün daha ne zaman ihalesi belli olmayacağı inşaatın ne zaman biteceği bir duruma el vermeden bu hastaneleri yaşatabileceklerini söyledi.

“Ayrıca, Sami Ulus ve Zübeyde Hanım gibi çocuk hastaneleri sosyoekonomik düzeyi en düşük olan insanların oturduğu semtlerde. İnsanlar çocuğunu kucaklayarak buralara gidebiliyorken şu anda 2-3 vasıtayla Şehir Hastanesine gitme zorluğunu yaşıyorlar. Biz yeni açılan hiçbir hastaneye karşı değiliz ancak mevcut olanları kapatmadan da bunu sürdürebiliriz.” dedi.

Taşcıer, sağlık sisteminin rant değil insan odaklı olması gerektiğini vurgulayarak, AKP’yi eleştirdi. Taşcıer, “Sağlıkta şiddet gri kodla önlenemez. Sağlıkta şiddet ancak sağlık emekçilerinin haklarını koruyarak, onlara saygı duyarak, onların çalışma koşullarını iyileştirerek önlenir.

Sağlıkta kalite ancak sağlık emekçilerinin nitelikli eğitim almasını sağlayarak, onlara yeterli donanım ve malzeme vererek sağlanır. Sağlıkta erişim ancak vatandaşın en yakınındaki hastaneye kolayca ulaşmasını sağlayarak, ona ücretsiz ve nitelikli hizmet vererek sağlanır. Sağlıkta adalet ancak vatandaşı gelirine göre değil ihtiyacına göre tedavi ederek sağlanır.” şeklinde konuştu.

Taşcıer, son olarak şehir hastaneleriyle ilgili şu soruları sordu: “Şehir Hastaneleri’nin maliyetleri ne kadar? Hasta garantisi ne kadar? Bu garantilerin karşılanması için hangi kaynaklar kullanılıyor? Bu kaynaklar nereden geliyor? Bu kaynakların geri ödemesi nasıl yapılacak? Bu kaynakların geri ödemesinde vatandaştan ek ücret alınacak mı? Şehir Hastaneleri’nin işletmesinde hangi firmalar rol alıyor? Bu firmaların AKP ile ilişkisi var mı?

Bu soruların cevaplarını merak eden vatandaşlarımız için araştırma yaptım ve şu bilgileri buldum:

Şehir Hastaneleri’nin Maliyetleri

Şehir Hastaneleri’nin maliyetleri, projenin büyüklüğüne, yatırımcının finansmanına, inşaat süresine ve işletme süresine göre değişiyor. Ancak genel olarak şehir hastanelerinin maliyetleri çok yüksek.

Örneğin, Ankara Bilkent Şehir Hastanesi’nin maliyeti 1,3 milyar dolar, Kayseri Şehir Hastanesi’nin maliyeti 600 milyon dolar, Adana Şehir Hastanesi’nin maliyeti 550 milyon dolar olarak açıklandı. Bu rakamlar, sadece inşaat maliyetlerini kapsıyor. İşletme maliyetleri ise bunun çok üzerinde.

Hasta Garantisi

Hasta garantisi, şehir hastanelerinin işletmecilerine devlet tarafından verilen bir taahhüt. Bu taahhüde göre, devlet, şehir hastanelerine belli bir sayıda hasta yönlendirecek ve bu hastaların tedavi ücretlerini işletmecilere ödeyecek.

Eğer bu sayıya ulaşılamazsa, devlet farkı işletmecilere ödemek zorunda kalacak. Hasta garantisi sayısı, şehir hastanelerinin kapasitesine ve bölgesine göre değişiyor.

Örneğin, Ankara Bilkent Şehir Hastanesi için günlük 29 bin 500 hasta garantisi verildi, Kayseri Şehir Hastanesi için günlük 10 bin hasta garantisi verildi, Adana Şehir Hastanesi için günlük 12 bin hasta garantisi verildi.

Garantilerin Karşılanması

Bu garantilerin karşılanması için devlet, şehir hastanelerinin işletmecilerine her yıl belli bir kira bedeli ödüyor. Bu kira bedeli, döviz kuruna ve enflasyona göre artıyor.

Örneğin, Ankara Bilkent Şehir Hastanesi için yıllık 288 milyon dolar, Kayseri Şehir Hastanesi için yıllık 105 milyon dolar, Adana Şehir Hastanesi için yıllık 97 milyon dolar kira bedeli ödeniyor.

Bu rakamların üzerine bir de hasta garantisi farkları ekleniyor. Bu şekilde devlet, şehir hastanelerinin işletmecilerine her yıl milyarlarca lira ödemek zorunda kalıyor.

Kaynakların Nereden Geldiği

Bu kaynakların nereden geldiği ise tam bir muamma. Devlet, şehir hastanelerinin finansmanını sağlamak için çeşitli kaynaklara başvuruyor. Bunlardan biri Hazine garantili borçlanma. Devlet, şehir hastanelerinin inşaatını üstlenen firmalara Hazine garantisi vererek onların uluslararası piyasalardan borç almasını sağlıyor.

Bu borçlar ise devletin borcu olarak kayıtlara geçiyor. Örneğin, Ankara Bilkent Şehir Hastanesi için 1,3 milyar dolarlık Hazine garantili borç verildi. Bu borç, devletin dış borcunu artırıyor.

Bir diğer kaynak ise bütçeden ayrılan paylar. Devlet, şehir hastanelerinin kira bedellerini ve hasta garantisi farklarını ödemek için bütçeden her yıl milyarlarca lira ayırıyor. Bu paralar ise sağlık hizmetlerinin niteliğini ve erişimini artırmak için kullanılabilecekken şehir hastanelerinin işletmecilerine aktarılıyor.

Örneğin, 2020 yılında şehir hastanelerine 13,5 milyar lira, 2021 yılında ise 15,4 milyar lira ödendi.

Kaynakların Geri Ödemesi

Bu kaynakların geri ödemesi ise devletin ve vatandaşın sırtında. Devlet, şehir hastanelerinin işletmecilerine verdiği Hazine garantili borçları faiziyle geri ödemek zorunda. Bu borçlar, devletin bütçe açığını ve borç stokunu artırıyor. Ayrıca devlet, şehir hastanelerinin işletmecilerine 25 yıl boyunca kira bedeli ve hasta garantisi farkı ödemeye devam edecek. Bu ödemeler, devletin sağlık harcamalarını katlayacak.

Vatandaş ise şehir hastanelerine gittiğinde ek ücret ödemek zorunda kalacak. Şehir hastanelerinde sunulan hizmetlerin bir kısmı SGK kapsamında değil. Bu nedenle vatandaş, muayene ücreti, ilaç katkı payı, yatak ücreti, ameliyat ücreti gibi ekstra masraflarla karşılaşacak. Örneğin, şehir hastanelerinde bir gün yatmanın ücreti 100 lira, bir ameliyatın ücreti ise bin lira civarında.

Şehir Hastaneleri’nin İşletmesinde Rol Alan Firmalar

Şehir Hastaneleri’nin işletmesinde rol alan firmalar ise AKP’ye yakın olan firmalar. Şehir hastanelerinin inşaatını ve işletmesini üstlenen firmaların çoğu AKP’li bakanların, milletvekillerinin, belediye başkanlarının ya da yakınlarının ortaklığına ya da desteğine sahip olan firmalar.

Örneğin, Ankara Bilkent Şehir Hastanesi’ni inşa eden ve işleten CCN Holding’in ortaklarından biri AKP’li eski bakanlardan Cevdet Yılmaz’ın kardeşi Mehmet Yılmaz,

Kayseri Şehir Hastanesi’ni inşa eden ve işleten Rönesans Holding’in sahibi Erman Ilıcak AKP’ye yakın bir iş insanı,

Adana Şehir Hastanesi’ni inşa eden ve işleten Türkerler Holding’in sahibi Kazım Türker ise AKP’li eski bakanlardan Binali Yıldırım’ın damadı.

AKP’nin Sağlık Sistemi Rantı

Bu bilgiler ışığında görüyoruz ki AKP’nin sağlık sistemi rantı şehir hastaneleriyle devam ediyor. AKP, şehir hastaneleriyle hem kendine yakın olan firmalara hem de yabancı finans kuruluşlarına para kazandırıyor. Hem devletin hem de vatandaşın cebinden çıkarttığı paralarla şehir hastanelerinin işletmecilerine sürekli ödeme yapıyor. Hem de sağlık hizmetlerinin niteliğini ve erişimini düşürerek vatandaşın sağlığını tehlikeye atıyor.