Ateşkese rağmen Ermenistan sivilleri hedef alan saldırılarına devam ediyor!
Ateşkese rağmen Ermenistan'ın sivilleri hedef alan saldırıları devam ediyor. Azerbaycan'ın karşılık verdiği ve Türkiye'nin sert tepki gösterdiği bu durum, bölgede barışın kırılganlığını ve uluslararası toplumun etkin müdahalesinin gerekliliğini ortaya koyuyor.

10 Ekim’de Rusya’nın arabuluculuğu ile ilan edilen ateşkes, Ermenistan’ın saldırılarını durdurmak için yeterli olmadı. Ateşkesin sağlanmasından sadece saatler sonra, Ermenistan’ın Gence’ye düzenlediği gece saldırıları, 9 sivilin hayatını kaybetmesine neden oldu. Bu trajik olay, orta menzilli balistik füzelerin kullanıldığını gözler önüne serdi.
Savaşın Acı Bilançosu: Kayıplar ve Yıkım
Azerbaycan Savunma Bakanlığı’nın yaptığı açıklamaya göre, cephe hattı boyunca tansiyon yüksek kalmaya devam etti. Ermenistan ordusu, kaybettiği pozisyonları geri almak için defalarca Azerbaycan birliklerine saldırı girişiminde bulundu. Azerbaycan ordusunun bu saldırılara verdiği sert yanıt sonucunda çok sayıda Ermeni askeri öldürüldü ve geri kalanlar mevzileri terk ederek kaçtı. Ayrıca, 3 insansız hava aracı etkisiz hale getirildi.
Türkiye’nin Tepkisi: Sivillere Yönelik Saldırılar ve Savaş Suçu İddiaları
Türkiye Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Kara Harp Okulu’nun açılışında Ermenistan’ın sivillere yönelik saldırılarını değerlendirdi. Akar, Ermenistan’ı “son derece saldırgan, insanlık suçu ve savaş suçu işleyen” bir ülke olarak nitelendirdi ve Türkiye’nin “iki devlet tek millet” anlayışı çerçevesinde Azerbaycan’a olan desteğini sürdüreceğini belirtti.
İnsanlık Dramı: Sivil Kayıplar ve Uluslararası Tepkiler
Bu saldırılar, uluslararası toplumda endişe ve kınama ile karşılandı. Sivillerin hedef alınması, uluslararası hukukun açık bir ihlali olarak görülüyor ve bu tür eylemlerin savaş suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiği yönünde çağrılar yapılıyor.
Sonuç ve Çağrı: Barışa Dönüş İçin Umut
Bu olaylar, bölgede kalıcı bir barışın sağlanması için uluslararası toplumun daha etkin rol almasının önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. Ateşkesin sağlanmasının ardından yaşanan bu tür olaylar, barış sürecinin ne kadar kırılgan olduğunu ve sürdürülebilir bir çözüm için taraflar arasında güven inşa edilmesinin gerekliliğini vurguluyor.